İntihar, ölme niyeti ve amacıyla, sonucunun ölüme yol açacağına inanılan bir yöntemle,
hayata son vermeye karar verilmesi ve bu kararın uygulamaya geçirilmesidir. (1)
Eylem ölüm ile sonuçlanırsa intihar ‘özkıyım’ ,ölüm ile sonuçlanmaz ise intihar girişimi ‘özkıyım girişimi’ denir.
Özkıyım düşünceleri birdenbire ya da yavaş yavaş ortaya çıkabilirler. Yavaş yavaş gelişenlerin giderek şiddetlerini arttırdıkları izlenir. Bunların sayısı birdenbire ortaya çıkanlardan az değildir. İlk evrede kişi kendisini öldürmeyi belli belirsiz düşünür. Buna korku ve huzursuzluk eklenir. Kişi ilaç alarak, arabası ile bir kaza yaparak kendisini öldüreceği korkuları içindedir. Bazen özkıyım düşünceleri daha başlangıçta korku ile birliktedir. Bu evreyi plan yapma dönemi izler. Artık kişi kendisini nasıl öldüreceğinin planlarını yapmaktadır. Korku kaybolmuştur. Plan yapma aşamasındaki korkusuzluk ve ilgisizlik büyük bir tehlikeyi haber verir. (2)
Yaygınlık açısından baktığımızda, dünya çapında intiharların son 45 yılda % 60 oranında arttığını görürüz. Mesela Litvanya’da 100.000 kişi baz alınarak elde edilen verilerde 31,5 oranında intihar vakası yaşanmıştır (2009). 2. Sırada Güney Kore gelir: 31,2. Kazakistan ise 26,9 ile 3. Sıradadır. Türkiye bu listede 3,94 oran ile dünya genelinde 79. Sırada yer alır. (3)
Ergen intiharları toplumda hiç de az rastlanmayan bir olgudur. Toplam intiharların ortalama % 48’inin ergenlik döneminde gerçekleşmiş olduğu bilinmektedir. 1999 yılında İstanbul’da yürütülen bir araştırmada (Eskin,2003) ergenlerin % 10,9’unun yaşamlarında en az bir defa intihar etmeyi denedikleri bulunmuştur. Ayrıca bu çalışmanın örneklemini oluşturan 966 liseli gencin %25,7’sinin geçtiğimiz sene içerisinde kendini öldürmeyi düşündüğü ve %4,6’sının da öldürmek için girişimde bulunduğu tespit edilmiştir. Bunlar oldukça yüksek oranlardır. (4)
2013 verilerine göre ülkemizde 15 yaş altı intiharlar hariç tüm yaş gruplarında erkek intiharların kadın intiharlarından daha fazla olduğu tespit edildi. Cinsiyetler arasındaki farklılığın en az olduğu yaş grubu ise ‘’15–19’’ olduğu görüldü. Ülkemizde 15 yaş altı 46 kız ve 39 erkek olmak üzere toplam 85 intihar, 15–19 yaş grubunda ise 173 kız ve 217 erkek olmak üzere toplam 399 genç intihar etmiştir. (5)
2013 yılında olduğu gibi 2014 yılında da yaş gurupları arasındaki cinsiyet farklılığının belirgin olduğu görüldü. Erkek intiharlarının 15 yaş altı intiharlar hariç tüm yaş guruplarında kadın intiharlarından daha fazla olduğu tespit edildi. Cinsiyetler arasındaki farklılığın en yüksek olduğu yaş grubunun 20-24, en az olduğu yaş grubunun ise 15 yaş altı olduğu görüldü. (6)
Ergenlerin intihar yöntemleri çoğunlukla ilaç içme, kendini asma, yüksekten atlama, ateşli silah kullanma şeklinde görülmektedir.
Türkiye’de yapılan bir incelemede intihar girişiminde bulunan ergenlerin %94.73’ü ilaç içerek intihar etmeye çalışmışlardır. (7)
Ülkemizdeki intiharların yarıya yakın bir kısmı kendini asma suretiyle gerçekleştirilmektedir. Kimyevi madde kullanarak intihar etmek ikinci; silahla intihar etmek ise üçüncü sırada gelmektedir. (8)
İntihar eylemi hap içme, kendini yüksek yerden atma, ateşli silah kullanma gibi doğrudan fark edilebilecek davranışlar ile olabileceği gibi tedbirsiz aşırı hızlı araç kullanma, alkollü araç kullanma, taşıt çarpması sonucu meydana gelebilecek ölümlü kazalarda bir intihar olabilir. Bunlarda kişinin bilinç dışındaki ölme isteği sonucu olabilecek ve doğrudan gözlenemeyecek olan ölüm biçimleridir.
Ergenlerde intihar problemleri karşısında çaresiz kalan gencin intihar ile çözüm arayışına girebilir. Yine gencin çevresine duymuş olduğu öfkenin, etrafındakileri cezalandırmak için kendine yönelerek intihar edebilir.
İntihar girişimi ergenin ailesine ve çevresine mesaj niteliğindedir. Genç anne babasına duyuramadığı sesini, yaşadığı umutsuzluğu, duygusal boşluğu, intihar yolu ile dile getirebilmektedir.
İntiharın bazen de, ailelerinden yeterli ilgi ve sevgi görmediklerine inanan çocuklar tarafından, sırf sevgi ve ilgi görebilmek amacıyla bir araç olarak kullanıldığı görülür. Elbette burada gerçek amaç ölmek değil, istenilen sevgi ve ilgiyi sağlayabilmektir. Bu nedenle intihar olayı ailenin durumu fark edip ölümü engelleyebilecekleri biçimde düzenlenir. Ancak ne yazık ki bazen bu tür ilgi çekme çabaları da ölümle sonuçlanabilmektedir. (9)
Ailenin intiharla ilgili geçmişi, ailedeki medikal ve psikiyatrik rahatsızlıklar da intihar riskini arttırmaktadır. Ekonomik sıkıntı, aile içindeki çatışmalar ve kayıplar, ebeveynlerin ayrı olması, yeniden evlenmesi, aile üyelerinden birinin daha önceden intihar girişiminde bulunması, aile üyelerinde depresyon ve madde kullanımı, risk faktörleri içerisinde sayılmaktadır. (10)
Türkiye’de çocuk ve gençler üzerinde yapılan bir araştırmada, öz kıyım girişimi yapan çocuk ve gençlerin ailelerinde şu bulgular saptanmıştır: 30 çocuktan 5i ölüm nedeniyle babasız kalmıştır. Babalardan 1i, annelerden 4ü canına kıymıştır. Yakın akrabalardan intihar yoluyla üç ölüm olayı, bir de intihar girişimi vardır. Otuz ana babadan 4ü boşanmıştır. 2 baba hapiste yatmıştır. 2 çocuk yatılı okulda okumakta, 1 çocukta annesiyle yaşamaktadır. Babasız kalan 5 aile ile boşanmış 5 aile dışında kalan 21 ailenin 17 sinde çok belirgin anlaşmazlık ve geçimsizlik saptanmıştır. Kaba saldırganlık, kıskançlık, evlilik dışı ilişkiler ve 9 ailede ise içki belli sorunlardır. (Sonuvar ve Yörükoğlu, 1971) (11)
Ercan ve ark.’nın yaptığı bir çalışmada özkıyım girişiminde bulunan ergenlerde en sık rastlanan psikiyatrik tanıların major depresyon, uyum bozukluğu, konversiyon bozukluğu ve davranım bozukluğu olduğu belirtilmiştir. (12)
Diğer hazırlayıcı faktörler arasında medya kışkırtmaları da özellikle ergen intiharlarında rol oynar; intihar ‘romantize’ edilirse, moda haline gelebilir. Özelliklede ülkemizde maalesef sıkça görülen intihar nedenlerinden biri, bir ‘yarış atı’ gibi üniversite başarısına odaklanmış gençlerin, izafi bir başarısızlığı bile kabul edemeyişleridir. Ebeveynler kendi yaşayamadıkları ideallerini çocuklarına yüklerlerse, bazen bu ‘yük’ taşınmaz hale gelebilir. (3)
Ergenlerin intihar ile ilgili düşünceleri, internetten sosyal ağlar üzeninden paylaştığı ölüm ile ilgili sözler ve resimler ciddiye alınmalıdır. Bunlar gencin çıkmaza girmeye başladığını göstergeleri olabilir. Aynı zaman da gencin bana yardım eden çığlıklarıdır.
İntihara sürüklenen gençlerde; davranış bozukluğu, değersizlik hissi, benlik saygısında azalma, yalan söyleme, gergin, kararsız, problem çözme becerilerinin zayıf olması, karşı gelme, söz dinlememe, okuldan ve/veya evden kaçma, okulda başarısızlık, bir işte sebat edemeyen, aile ve çevre ile ilişkileri gergin, ailede boşanma, ayrılık, anne baba arasında geçimsizlik, çocuğuna duygusal bir bağ kuramayan, çocuğuna sevgi gösteremeyen ebeveynleri olan, anne babadan ayrı olma, üvey anne babayla yaşama, anne veya babanın ölümü, aile içinde madde kullanan fertlerin varlığı, ailesi içinde suça meyilli kişilerin varlığı, anne veya babanın intiharı, aile içinde taciz veya enses ilişkiye zorlanma gibi sorunlar görülebilir.
Yukarıda ki maddeleri içeren her genç intihar edecek anlamına gelmez. Gencin yaşamın olumsuzlukları karşısında direnci artar, ilgisiz veya kayıp ebeveynlerinin yerine ikame edebileceği insanlar alırsa genç duygusal olarak daha az örselenir ve intihara kalkışmaya bilir. Genci intihara sürükleyen sebepler belki ilk bakışta bir kız veya erkek arkadaşından ayrılma, ailesinden yediği tokat veya ders başarısızlığı gibi görülebilir. Ama bu sebepler sadece görünürdedir. Genç ailesinden alamadığı sevgi ve ilgiyi karşısına çıkan ve kendisiyle ilgilenen sevgilide arar. Onunla da ayrıldığı zaman genç duygusal yönden boşluğa düşer, umutlarını yitirir. Hayata tutunacak bir dalının olmadığını hissettiğinde intihar düşünceleri zihninde oluşabilir. Ama bu görünürdeki sebeptir. Genci intihara sürükleyen süreç uzun zaman içinde oluşan aile içindeki çarpık ilişkilerin birikimidir. Bu birikim gün gelir artık bir patlama noktası arar. O patlama noktasını bulduğunda da bir volkanın patlaması gibi genç intihara kalkışa bilir. İntihar aynı zamanda gencin çevresine duyduğu öfkenin kendine yönelmesi halidir. Yani intihar kişinin kendine yönelmiş saldırganlık halidir.
İntihar davranışını önleyebilmek; intihar riski fazla olan kişileri tanıyabilme ve bunların intihara teşebbüs etme isteklerini anlaşabilmekle mümkündür.
İntihar etmeyi düşünen kişiye daha çok tıbbi yardım yapmak, uyumlu bir kişi haline getirmek, kendisi ve sosyal çevresi ile barışık olması için çalışmak, bu hayatta değerli bir yerinin olduğunu ve işe yaradığını görmesini sağlamak tedavi için gereklidir. İntihar riski yüksek olan kişilerin özelliklerinin bilinmesi ve intihar riski olan gruplara çeşitli açılardan (kişisel, sosyal, ekonomik, tıbbı) yaklaşılması önemli bir adımdır. (13)
Dr. Elif AKIN ve Dr. Meral BERKEM tarafından Haziran 2009- Mayıs 2010 tarihleri arasında Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Polikliniğine başvurmuş veya konsülte edilmiş 12-18 yaş arasındaki 36 ergenle yapılan araştırmada psikiyatrik tanı olarak en sık depresyon ve davranım bozukluğu eş tanılarına rastlanmıştır. İntihar davranışının etyolojisinde arasında birincil psikiyatrik bozukluklar önemli bir yer tutmaktadır. İntihar davranışını önlemede özellikle depresif belirtileri olan ergenlerin yakın takip ve tedavi edilmelerinin gerektiği düşünülmektedir. (14)
Gençlerin sorunlara karşı tahammülsüz oluşu, baş etme ve yetilerinin yetersiz olmasından yola çıkılarak tedavi ve intiharları önlemede problem çözme becerilerinin kazandırılması özellikle ailesel problemlerin çözümünde ergenlere yardımcı olunmasının etkili olabileceği sonucuna varılmıştır. (15)
İntihar sadece gencin bir sorunu olarak ele alınmamalıdır. İntihar aile içindeki problemlerin varlığına işarettir. Onun için gençle yapılacak çalışmaların içine ailenin de girmesi, aile içi sorunların ele alınması, ilişkilerini bozan sebeplerin araştırılıp çözüm bulunması gerekir.